YENİ PROJEMİZ: “BİR FOTOĞRAF BİR HİKAYE”

YENİ PROJEMİZ: “BİR FOTOĞRAF BİR HİKAYE”

Uzun bir geçmişe sahip ‘eskrim tarihimizde', tozlu raflarda kalmış fotoğrafları gün yüzüne çıkarıp hikayelerini yeniden hatırlamak için ‘Bir Fotoğraf Bir Hikaye' projemizi hayata geçiriyoruz. Bu projemiz ile; tarih kokan eskrim fotoğraflarını, çekildiği döneme ait hikayeleriyle birlikte sizlerle paylaşmayı ve bu anıları tazelemeyi amaçlıyoruz.

Projemiz kapsamında ilk fotoğraf hikayemiz; Organizasyon Kurulu Üyemiz ve İzmir İl Temsilcimiz Erkan Saygaç'tan geliyor. Saygaç'ın bizlerle paylaştığı bu hikaye; 1946 yılında, henüz 19 yaşındayken eskrimle tanışan ‘Zekeriya Çetiner'e ait…

Sizler de elinizde bulunan eskrim fotoğraflarını, hikayeleriyle birlikte 'basin@eskrim.org.tr' adresinden bizlerle paylaşabilir ve bu projenin bir parçası olabilirsiniz.

Proje bilgilendirme metnine buradan ulaşabilirsiniz.

 

bir_fotograf_bir_hikaye2

 

BİR  FOTOĞRAF BİR HİKAYE: “Zekeriya Çetiner”

 

“Zekeriya Çetiner; 1927 Mersin doğumlu, 4 erkek kardeşin en büyüğü...  Babası vefat etmiş, babaannesi hastanede hasta bakıcı olarak çalışıyor; sadece hafta sonları eve geliyor, çocuklar birbirine bakıyor ve okula gidiyorlar. Babaanne; aydın, çocuklarının mutlaka okumasını isteyen, biraz da otoriter, “Osmanlı kadını” dediklerinden…

Çetiner o günleri çocuklarına anlatırken, “Sineklerin ışığın etrafında toplandığı gibi, ortaya gaz lambasını koyar, yüzümüz ışığa dönük yüzükoyun yatar, gaz lambasının ışığında çalışırdık. Defter alamadığımız için çok bastırarak yazmaz, bir sonraki sene silip tekrar kullanırdık. Silmeden önce, iyice beynime kaydettiğimden emin olmak için, tekrar okumadan silmezdim" diye anlatıyor.

Zekeriya Çetiner kardeşlerin en büyüğü olduğu için, okul bitip çalışmaya başlayınca kardeşlerinin sorumluluğunu üstleniyor ve çırak okulundan sonra okumaya devam etmiyor.
Eskrim ile tanışması ise işte bu okuduğu çırak okulunda oluyor. Yıl 1946, kendisi 19 yaşında.

Öğrenciler o zamanlar çırak okulunda; dersin dışında müzik, spor gibi alanlarda bulunmak durumundaymış. Hatta müziği çok sevdiği için keman çalmak istemiş, ancak sonra eskrim galip gelmiş ve o alanda devam etmiş. Bu spor içine öyle işlemiş ki; çocuklarına, “Liseyi okuyamadım, üniversiteye gidemedim, eskrimi bırakmak zorunda kaldım” diye dile getirir, üzülürmüş…

Bugün hala kullandığı maske ve silahı aile yadigârı olarak çocuklarında emanet olarak duruyor.
Mücadeleyle geçen, ama bu mücadeleye değen bir hayat yaşayan Zekeriya Çetiner'i buradan rahmetle anıyoruz.”

bir_fotograf_bir_hikaye3